Bugün sabah 10 ile 11 arasında arama motorlarında en çok aranan 17.sırada ki şey; “nasıl boşanma davası açılır?” sorusu olmuş. Buna geçen günlerde bir kez daha rastlamıştım. Elbette ki evlenmek kadar boşanmakta normal bir durum. Fakat boşanma merakının ve boşanma davalarının bu kadar artış göstermesi ne kadar normal? Boşanmaların temelinde evliliğe hazır olmamasına rağmen, heveslenerek veya çevre baskısıyla evlenme durumları yatıyor olabilir mi?
Evlilik; yeni bir aile kurmaktır. Aile bağınız olmayan farklı birinin ailesiyle yeni bağ oluşturmaktır. En önemlisi ise tanıdığınızı düşünseniz dahi aslında tam olarak tanımadığınız bir insanla bir evin içerisine girerek, kalan hayatınıza birlikte devam etmektir. Evliliğin yanında getirdiği sorumluluklar alışkın olduğumuzdan çok farklı olduğu için mutlaka şunu kendimize sormalıyız; evliliğe hazır mıyım? Evliliğe hazır olduğumuzu nasıl anlarız? Evliliğe karar vermeden önce hazır olup olunmadığı üzerine düşünülmesi gerekir.
Evliliğe hazır olup olmadığınızı anlayın
Başlıkta “anlayın” yazdım. Çünkü bunu anlayacak tek kişi sizsiniz. Aile baskısı ve aile yönlendirmesi ile hareket ettiğiniz takdirde kalan hayatınızı mutsuz bir şekilde yaşamaya veya boşanmaya mahkum olmaktan öteye gidemezsiniz. Bu noktada evliliğe hazır olmadığınızı sorgularken, karşımda ki insan doğru kişi mi sorusuna da yanıt alabilirsiniz.
Hayatımı paylaşmaya hazır mıyım?
Ben yalnız kalmayı seven insanlardanım. Yalnız kaldığım zamanlar oldukça verimli zaman geçirebiliyorum. Benim gibi yalnızlığı sevmese bile herkesin yalnız kalması gereken zamanları vardır. Bunun yönetimi ise tamamen sizin elinizde olacaktır. Çünkü artık bekar hayatında devam istediğini, istediği an yapma alışkanlığı hayatınızdan çıkacaktır. Bu lafım sakın ürkütmesin, müstakbel eşiniz ile olan uyumunuza bağlı olarak, evlilik özgürlük kısıtlamaz. Fakat ister istemez hiçbir şey eskisi gibi de olmayacaktır. Peki siz buna hazır mısınız?
Müstakbel eşime güveniyor muyum?
Sizin anlatmaya gerek duymadığınız ve sadece sizi ilgilendiren mevzular olduğu gibi müstakbel eşinizin de bu tarz durumları olacaktır. Şu an bahsettiğimiz konular ise sadece kendinizi ilgilendiren sırlarınızın çok uzağında kalan bir durum. Nerede olduğunuza dair daha gündelik olaylarda, ortak hayatınızı ilgilendiren, geleceğinize etkisi olacak mevzuları müstakbel eşinizden gizleme ihtiyacı duyuyor musunuz veya ona karşı aldatılmak gibi farklı korkular besliyor musunuz? Unutmayın ki her konuda olmasa da birçok konuda en iyi sırdaşınız eşiniz olacaktır ve güven bir evliliğin olmazsa olmaz temelidir.
İhtiyaçlarımızı önemsiyor muyuz?
“Sevgi neydi? Sevgi emekti…” film sahnesi gözünüzde canlandı mı? Sevgi; emektir, karşındakini önemsemektir, ortak noktada buluşmayı başarıyor olmaktır, fedakârlıktır! Fedakarlık ve verici olmak yalnızca bir kişiye yüklenirse, evliliğin devamlılığı da o kişiye bağlı hale gelir. Taşın altına elinizi birlikte sokmanız gerektiğini unutmamanızın gerektiği gibi, ihtiyaçlarınızın ortak olmasını da beklemeyin.
Evliliğim planlı mıydı yoksa aniden mi gelişti?
İşte en kritik olaylardan biri! Sevgiliniz ile mutlu bir hayat sürerken, bazen sevgilinizin müdahalesi, bazen ailelerin harekete geçmesi, bazen diğer sebeplerden dolayı kendinizi evliliğin kapısında bulabilirsiniz. Siz evliliği düşünmeden hayat sürerken, bir anda her şey kontrolünüzden çıkar. Kimse boşanmak için evlenmez, süreklilik için ise karşılıklı isteğe ve plana uygun ilerlemek oldukça önemlidir.
Müstakbel eşim doğru insan mı?
Eş adayı olarak gördüğüm kişi doğru insan mı? Fark ettiniz mi doğru insan dedim. Güzel insan, zengin insan veya farklı bir sıfat kullanmadım. Hayatımda ki en önemli mottolarımdan biridir, en güzeli olmasın ama en doğrusu olsun! Karşınızda ki insan ileride çocuklarınızın annesi veya babası olacak gerçeğiyle ilerlemelisiniz. Bundan dolayı sevginizin arkasına sakladığınız sorunlarınızı görmezden gelmeyi bırakmalısınız. Eğer ki ortada bir yanlış varsa, bu yanlış şimdi sadece sizi etkiliyor olsa da ileride çocuklarınızı etkileyecektir.
Problemlerimizi kazan/kazan metoduyla çözebiliyor muyuz?
Bir ilişkiden beklenti elbette ki kazanmak değildir fakat ortada bir problem varsa bu problem büyük ölçüde kazan-kazan mantığıyla sonuçlanmalıdır. Bu noktada yine doğru tabirine değinebiliriz. Müstakbel eşiniz ile doğru iletişim kuruyor olmanız önemlidir. Kimyaların uyuşması ve doğru iletişim kurabilme becerisini birbirine karıştırmamalısınız. Geceleri uyumadan önce saatler boyunca telefonda konuşabiliyor olmanız ve kendinizi ona çok bağlı hissetmeniz, aranızda doğru iletişim olduğu anlamına gelmez.
Karşılıklı saygı duyuyor muyuz ve başarılarımızı takdir ediyor muyuz?
Yine olmazsa olmaz bir maddedeyiz; saygı şart. Saygının yanı sıra, onun önemsediği bir işi ciddiye alıp almadığınız da önemli maddelerden biridir. Birbirinizi sürekli eleştiriyor musunuz? Biriniz bu eleştiriler yüzünden kendini yetersiz hissetmesine sebep oluyor mu? Birbirinize karşı sabır kotanız ne kadar? (Çok fazla olması da sorun teşkil eder.) Başkalarının yanında birbirinizi küçük düşürecek kelimeler söyleyip, sonra durumu telafi etmek için “şakaydı” diyor musunuz?
Hazır olmayıp, evli olduğu paradoksu…