Günümüzde liderliğe, motivasyona, koçluğa ve mentorluğa dair tonlarca teori ve teknik mevcut. İnsan bunlar arasında doğal olarak hemen herkes tarafından basitçe uygulanabilecek, her durumda kullanılabilen ve etkin sonuçlar veren bir tekniğe ihtiyaç duyuyor. Peki böyle bir teknik gerçekten var mı?
Sizlere bahsedeceğim “Coaching Up” Modeli’nin yaratıcısı Jordan Fliegel, incelediği en başarılı koçların, öğretmenlerin ve iş liderlerinin en iyi yöntemlerinden bu modeli damıttığını söylüyor. Her kullanıldığında performansı yükselttiğini ve ilham verme konusunda gerçekten işe yaradığını vurguluyor. Modelin çıkış noktası spor koçluğu olmasına rağmen ondan yararlanmak için mutlaka sporcu koçu, yönetici olmanız veya iş dünyasında yer almanız gerekmiyor. Bir ebeveyn olarak da bu modeli kullanabilirsiniz. Bu yazıda mentörlük ya da liderlik ettiğiniz kişiden “danışan-oyuncu” olarak bahsedeceğim. Şimdi gelin modeli ana hatlarıyla birlikte tanıyalım.
Coaching Up Modelinin İlkeleri
Bu koçluk-liderlik yaklaşımı çok etkin olmasına rağmen kendine has ilkeleri var. Bu ilkeleri aşağıdaki şekilde sıralamak mümkün:
- Her şeyden önce danışanınızı gerçekten önemsemeli ve bunu ona hissettirmelisiniz. Onu sevmek zorunda değilsiniz ama saygı duymalısınız.
- Duygu radarlarınızı hem kendinizin hem de danışanınızın duygularını net olarak hissetmek üzere tamamen açık tutmalısınız.
- Yapacağınız Coaching Up konuşmasında tek bir odağınız olmalı: Danışanınız. Konuşmaya tamamen kendinizi vermeniz gerekli ancak aynı zamanda kendinizi soyutlamalısınız da. Çünkü bu konuşma sizinle değil, tamamen oyuncunuzla ilgili.
Jordan Fliegel’in, “Spor Koçluğu: En çok İhtiyaç Duyulduğunda Yüksek Performansın Ortaya Çıkışını Sağlamak”isimli kitabında tanımladığı üzere model üç basit adımdan oluşuyor:
- Güvenilir bir bağ kurmak,
- Gerçek destek sağlamak,
- Kısa ve öz yönlendirmeler sunmak
Şimdi modelin her bir adımının detaylarına bakalım.
Güvenilir Bir Bağ Kurmak
Bunun için etkin iletişim esastır. Etkin iletişimin yolu da öncelikle iyi bir dinleyici olmaktan geçer. Bunun için W.A.I.T (Why Am I Talking?) kısaltmasını sürekli aklınıza getirebilirsiniz. Unutmayın, konuşma sürenizin yüzde 75’inde danışanınız konuşmalıdır. Bu en önemli faktör dışında konuşma için rahat bir ortam sağlamak (İş ortamından uzaklaşıp parkta yürüyebilirsiniz), danışanınızı sıcak bir şekilde karşılamak (Alaycı olmamak koşuluyla lakaplar kullanabilirsiniz), konuşmaya işle değil kişisel bir bağlantıyla başlamak (Teyzenin kolu nasıl oldu, iyileşti mi?), mizahı ve alçak gönüllüğü kullanmak da güvenilir bir bağ kurmak konusunda en büyük destekçileriniz olacaktır.
Gerçek Destek Sağlamak
Gerçek bir desteğin karşılığı ilham kaynağı olmaktır. Bu, danışanınızı canlandırır, cesaretlendirir ve teşvik eder. Bunun en yaygın ve kolay yöntemi pozitif geribildirim vermektir. Bu konuda genelde pek sorun yaşamayız. Bizi en çok zorlayan olumsuz geribildirimdir. Yaşanılan tecrübeler olumsuz geribildirimin ancak güvenli bir bağın kurulması ve koçun gerçek desteğini hissettirmesi sonrası verildiğinde işe yaradığını gösteriyor. Pozitif geribildirim dışındaki yöntemler oyuncunuzun önündeki engelleri kaldırmak ve daha geniş bir bakış açısı sunmaktır. Einstein’in dediği gibi, “Hiçbir sorun onu yaratan bilinç seviyesiyle çözülemez.” Sorunların çözümünü görebilmek farklı bir düzlemden bakmayı gerektirir. Danışanınız umutsuzluk ve yılgınlığa kapılmış veya soruna saplanıp kalmış olabilir. Bu durumda soruna farklı açıdan yaklaşmasını sağlamak sizin görevinizdir.
Kısa ve Öz Yönlendirmeler Sunmak
Yönlendirmelerinizi doğrudan, dolaylı veya ortak bir tanıdık üzerinden verebilirsiniz. Dolaylı yönlendirme için danışanınızın kendi önerisiyle size cevap vereceği genel bir yorum sunun. Örneğin, “Akşama kadar bu raporu hazırlamanın bir yolunu bulmalıyız” dediğinizde çalışanınız da “Bir fikrim var, diğer departmanlardan hazırladıkları benzer bir raporu isteyelim. Böylece daha hızlı ilerleriz” şeklinde cevaplayabilir.
Her zamankinden daha durgun veya canı çok sıkkın görünen oyuncunuza doğrudan soru sormak yerine takım arkadaşına neler olduğunu sorabilirsiniz. Bu sayede yapacağınız konuşma için önden bilgi toplamış ve hazırlık yapmış olursunuz.
Sonuç olarak Coaching Up modeli bağ kurma, destek ve yönlendirmeyi içeren, sadece üç adımdan oluşan, özümsemesi ve uygulaması kolay bir modeldir. Bu modelin güzel yanlarından biri her üç adımı da sürekli olarak uygulamak zorunda olmamanızdır. Örneğin bazen bağlantı kısmını atlayıp destek ve yönlendirme kısmına geçebilirsiniz. Bir Coach Up konuşması saatler sürebileceği gibi sadece beş dakika da sürebilir. Ayrıca model sadece spor dünyasında değil iş dünyasında, evde, ailede kısacası hayatın her alanında kolaylıkla uygulanabilir.