Tanıdığımız binlerce kahramanlar var. Görmediğimiz, tanımadığımız ise yüz binlerce kahraman ile dolu bir tarihe sahibiz. Hepimizin bildiği bir fotoğrafta yatan derin detayı yazmak istedim. Seyit Onbaşı’nın kimine göre 215, kimine göre ise 276 kiloluk top mermisini sırtına aldığı, bir savaşın ve hatta bir ülkenin kaderini belirlediği o kare de bulunan yiğit asker; Niğdeli Ali.
Niğdeli Ali kimdir?
Niğdeli Ali, aynı zamanda Seyit Onbaşı‘nın en yakınlarından biridir. Cephenin gerisinde birlikte çokça vakit geçirirlerdi. Savaşın zor şartlarında az da olsa dertleşme imkanı bulurlardı. Niğdeli Ali 2. Ağır Topçu Tugayı, 4. Ağır Topçu Alayı, 2. Topçu Taburuna bağlı olan Mecidiye Tabyası’ndaki 3 numaralı topçu neferiydi. Topların çalışma sistemini Mecidiye Tabyası’nda bulunan Alman öğretmenlerden öğrenmiştir.
Niğdeli Ali Seyit Onbaşı’nı kurtardı
17 Mart’ta ertesi gün saldırı olacağına dair istihbarat alınmıştır ve hummalı bir çalışma başlamıştır. Düşman donanması 16 savaş gemisi, 4 kruvazör, 14 muhrip, 21 mayın tarama gemisi, 6 denizaltı, 6 uçağı taşıyan gemi, çok sayıda muhbir ve gambotlarla, sayısı 100’ü geçen en büyük filosu 18 Mart saat 10.05 de boğazdan girmeye başlar. Düşman kuvvetleri 11.15’de şiddetli atışlara başlamıştır. Gemilerin atış alanımıza girmemesi sebebiyle bu atışlara karşılık verilememiştir. Bu ağır ateşten, Yüzbaşı Hilmi Bey’in yardımıyla ilk kurtarılan Niğdeli Ali olur. Niğdeli Ali arkadaşlarının yardımına koşarken, toprak üzerinde dikili duran bir ayak görür. Toprağı kazdıklarında, oksijensizlikten bayılmış olan Seyit Onbaşı’nı bulurlar.
Seyit Onbaşı’nın en büyük yardımcısı Niğdeli Ali’dir
Seyit Onbaşı, vincin bozuk olması sebebiyle, kimilerine göre 215, kimilerine göre ise 276 kiloluk top mermisini tek başına kaldırıp, topun ateşlenmesini sağlamıştır. Attığı toplardan biri Ocean Zırhlısı’na gelmiş ve donanmanın hasarında büyük rol almıştır. Bu anlarda yanında Niğdeli Ali vardır ve büyük yardımı olmuştur.
Niğdeli Ali’nin aile hasreti
Niğdeli Ali, Çanakkale Savaşı bitmeden Kafkas Cephesi’ne sevk edilir. 52 günde zor şartlar altında Erzurum ulaşır. Yıllardır süren savaşlarda bitik düşmüş bir halk vardır. Her türlü yoksulluk zirvededir. Askerler günleri yarı aç yarı tok geçiyordu. Çorbaları kurtlu ve pabuçları yamalıdır. Tek gaye, tek amaç vardır; namus kadar kıymetli vatan toprağına düşman ayakları değmesin! Birlik Kayseri’de konaklar, Niğdeli Ali de 4 yıldır cepheden cepheye koşarken görmediği ailesini görmek için kısa bir süre birlikten ayrılır. Fakat kaçtı zannedilen Niğdeli Ali’nin peşine düşülerek kısa sürede birliğe geri getirilir
Gazilik maaşını ve verilecek araziyi istemedi
Eskişehir, Kütahya, Afyon derken işgal edilen topraklar geri alınarak Yunanlılar İzmir’de denize dökülmüştür. İzmir’in kurtuluşundan sonra askerler terhis edilir. İsteyenlere İzmir’den toprak verilir. Niğdeli Ali toprak istemez ve memleketi Niğde’ye geri döner. Tabii ki giden Ali ile dönen Ali bir değildir. Soğanlıdere’de ayağına 7 kurşun isabet eder. Kurşunlar çıkarılsa da, Niğdeli Ali bir ömür kurşunların izin taşır. “Babam garip yaşadı, garip öldü.” diye anlatıyor oğlu Tahsin.
Savaştan sonra yaşadığı zor şartlara rağmen Seyit Onbaşı gibi Niğdeli Ali de Atatürk’ün teklif ettiği gazilik maaşını da Ege’de verilecek olan araziyi de kabul etmez. Vatan uğruna dökülen kanın da canın da karşılığını düşünmez ecdadımız. Onların tek bir ideali oldu; başımızdaki bayrak inmesin, ezan sesi dinmesin.