659 senedir geleneksel olarak turnuvaları düzenlenen, dünyanın en eski spor müsabakası olan, kültürel mirasımız Yağlı Güreş hakkında neden şimdiye kadar yazı yazmadım diye kendime o kadar kızdım ki. Bu spor müsabakaları bizler için gurur meydanı, bu müsabakaların yapıldığı yer olan Kırkpınar ise, UNESCO‘nun İnsanlığın Somut Olmayan Kültür Mirası listesinde yer almaktadır. Güreş olarak değerlendirilip, diğer spor dalları kadar ilgi görmemesine rağmen bu gurur hepimizin. Yağlı güreşlerin terimlerine ve inceliklerine değinelim.
İçindekiler
Kırkpınar Ağası
Dedim ya; diğer spor dalları kadar ilgi görmemesi çok üzücü. Bu ilgiden dolayı sponsor kaynakları da bir hayli az. Peki nasıl yürüyor bu iş, nasıl bu kadar senedir düzenli olarak organizasyonlar yapılıyor? Pehlivanları ayarlayan, davetiyeleri yollayan, ödülleri belirleyen, konaklama yerlerini organize eden, güvenlikleri dahi üstlenen bir adam var! İşte bu kişi Kırkpınar Ağası! Ağalar toplumda örnek teşkil edecek karakterler arasından seçilir. Başında serpuş, gömlek olarak camadan, altında şalvar ile geleneksel giysiler giyerler ve ellerinde kocaman tespihleri olur.
Kırkpınar ağası olmak için müsabakalar sonunda bir koç açık artırmaya girer. Koça en fazla parayı ödeyen kişi, bir sonra ki senenin Kırkpınar Ağası seçilir. Geçmiş yıllarda ise yine güreşlerin son günü süslenmiş bir kuzu, yörenin ekonomik durumu iyi, saygın ve dürüstlüğü ile ünlü kişisine verilirdi. Eğer kişi kuzuyu kabul ederse gelecek yılın ağası o olurdu.
Edirne Belediye Meclisi’nin almış olduğu karar gereğince üç yıl üst üste Kırkpınar Ağalığını üstlenen Kırkpınar Ağasına altın kemer takılmaktadır. Ayrıca bu süre içerisinde Edirne’ye kalıcı bir eser kazandıran Kırkpınar Ağası’nın heykeli Sarayiçi’nde belirlenen alana dikilmektedir.
Kırmızı Dipli Mum
Ağalar, okuyucu adında ki ulaklara Kırkpınar’a davet mektubunun yanında bir de kırmızı dipli mum vererek, pehlivanlara, civar yerleşkelere ve önde gelen isimlere gönderirler. Okuyucu gittiği yerlerde Kırkpınar davetini yüksek sesle halka okur, kırmızı dipli mumu da o yörenin yöneticisine verirdi. Bunun için Mart ayından itibaren ağalar tarafından görevlendirilen okuyucular yollara düşerlerdi.
Günümüzde kitle iletişim araçlarının yaygınlaşmasına rağmen, sembolik de olsa kırmızı dipli mum ile davet geleneği yaşatılmaya çalışılmaktadır. Beyaz parafin mumunun dip kısmının kırmızı boyanması ile elde edilen mum özellikle protokol için davet edileceklere gönderilmektedir.
Er Meydanı
Kırkpınar çayırı, Balkan Savaşından sonra Yunanların eline geçtiği için yağlı güreş müsabakaları Edirne’nin Sarayiçi yerleşkesinde düzenlenir. Yağlı güreşlerin yapıldığı çayıra ise er meydanı denir. Sarayiçi’nde bulunan er meydanı 1992 yılında Süleyman Demirel tarafından verilen talimat ile Sarayiçi Kırkpınar alanı 1996 yılında bitirilerek, bugüne değin kullanılan 25 bin kapasiteli Kırkpınar er meydanına kavuşmuştur.
Pehlivan ve Başpehlivan
Pehlivan kelime anlamıyla Farsça kökene sahiptir, yiğit, güçlü ve yapılı olarak tanımlanmaktadır. Sadece güçlü olması yeterli mi? Tabi ki hayır! Güçlü olmanın yanında bir pehlivan dürüst, hoş görülü, ahlaklı ve topluma örnek olacak biri olmalıdır. Bu kadar özelliği gerçekten taşıyorlar mı diyecek olursanız; bir pehlivan müsabakadan önce rakibinin paçasını kontrol eder, eğer ki gevşek ise bunu şansa çevirmek yerine düzeltmesi için uyarır. Rakibine yenildikten sonra hırsa yenik düşmez, kalkar sırtını yere getirenin elini öper. Galip gelen pehlivan ise rakibini yerden kaldırır, sırtını sıvazlar.
Kırkpınar’ın o sene ki galibi olan pehlivan, başpehlivan seçilir. Bir yıl boyunca taşıyacağı altın kemerin sahibi olur. Eğer aynı pehlivan üç yıl üst üste başpehlivanlık müsabakalarını kazanırsa altın kemerin sahibi olur. Yağlı güreş turnuvası öncesi düzenlenen kortej yürüyüşünde altın kemerin halka gösterilmesi bir gelenek haline gelmiştir.
Başpehlivanlık unvanını en uzun süre elinde tutan güreşçi Kel Aliço‘dur. 26 yıl boyunca aralıksız Kırkpınar Başpehlivanı olmuştur. 1922 yılında vefat eden pehlivan, sert güreşleri nedeniyle Gaddar Aliço lakabıyla da bilinir. Yazının kapak fotoğrafında sol tarafta ki yiğit Kel Aliço’dur.
Pehlivanların Yağlanması
Kırkpınar Yağlı Güreşlerin isminden de anlaşılacağı gibi en önemli faktör yağdır. Vücuda sürülen yağ pehlivanların karşılıklı olarak birbirini kavramalarını zorlaştırmaktadır. Müsabaka başlamadan önce pehlivanlar zeytinyağı ile yağlanırlar. Güreşler başladıktan sonra çayırda dolaşan ibrikçiler, pehlivanlar istediği zaman yağ takviyesi yaparlar.
Davul ve Zurna
Osmanlı döneminde savaşa giderken heybetli görünmek için ve savaşçılarda ki heyecanı arttırmak için mehter takımıyla savaşlara gidildiğini bilirsiniz. Sonra mehterin yerini bando takımı almıştır. Ritimlerin önemi savaşlarda dahi son derece önem taşımaktadır. Heybetin ve mertliğin konuştuğu Kırkpınar er meydanında müziğin olmaması düşünülemez. Güreşler boyunca 20 davul 20 zurna er meydanının tüm ritmini belirler. Güreşlerin ritmine göre tempolarını belirlerler. Genel hatları ile pehlivan havaları denilen ezgilerden başka, bu havalarının bitiminde Ceng-i Harbi denilen bir hava çalınır. Ceng-i Harbi havası aynı zamanda pehlivanların birbirine hamle ettiği anlarda çalınmaktadır.
Cazgır
Müsabakalar müzikler ve dualar eşliğinde başlamaktadır. Cazgır ise yağlı güreş müsabakalarını sunan kişiye denilmektedir. Şöyle dersem hatırlarsınız; “İki yiğit çıkmış meydane, ikisi de birbirinden merdane!” İşte bu sözler cazgır denen sunucunun ağzından dökülmektedir. Kuşaktan kuşağa aktaran cazgırlara salavatçıda denilmektedir. Cazgırlar geleneksel kıyafetleriyle er meydanında bulunurlar. Güreşler Cazgır Duası ile başlar. Pehlivanları tanıdıkları için bazen o pehlivana ait heyecan verici konuşmada yaparlar.
Kırkpınar Güreşleri Cazgır Duası
Vatanımıza, milletimize, ordumuza, yurdumuza göz diken düşmanları taşlarız.
Halkın inayetiyle, euzü besmele ile bugün güreşlere başlarız,
Şarkı, türkü girerse besteye, gördüğünüz pehlivanlar güreş yapacaklar desteye,
Pehlivan, pehlivan! Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz pirler meydanına,
Şeref verdiniz, tarihi Kırkpınar güreş sahasına,
Hani Ali, hani Veli, hani Kurtdereli?
Pirimiz, üstadımız Hazreti Hamza, Peygamberimiz Muhammed’in Mustafa…
Allah Allah, İllallah! Pehlivanlar hep beraber,
Alkışlarla diyelim maşallah!
Cazgır, duasını tamamladıktan sonra ise pehlivanlar davulların, zurnaların ve nağmelerin eşliğinde peşreve başlarlar. Peşrev ahenkli bir şekilde yapılan ısınma hareketleridir. Pehlivanlar, 3 adım ileri ve geri yürüyerek yere çöküyorlarsa, peşrev başlamıştır. Pehlivanlar topraktan geldik, toprağa gideceğiz anlamı taşıyan; sol diz üzerine çökerek sağ elleriyle yere, dize, dudağa ve anla 3 defa değdirirler. Bu pehlivanların seyircileri selamlama şeklidir. “Haydi bre pehlivan!” nidasını duyduğunda ise güreş başlamış demektir.
Pehlivanların Tek Ekipmanı Kispet
Deriden yapılmış olan ve yüzyıllardır pehlivanların üzerinde bulunan pantolonun adı kispettir. Kispetin bel kısmına ise kasnak veya peşkavaz denir. Eğer bel ve paça sağlam bağlanmamış ise pehlivanın mağlup olmasına sebep olacak olan kispet güreşlerde büyük önem taşımaktadır. Kispet bir pehlivanın namusudur. Eğer ki kispet yırtılırsa veya güreşçinin üzerinden çıkarsa, pehlivan sorgusuz sualsiz mağlup sayılır.
Kispetin belden dize kadar olan kısmı güreşçilere hareket olanağı verecek şekilde daha bol yapılır. Fakat dizden aşağı doğru paçalar ancak bacağın geçeceği kadar dar dikilir. Paça bölümüne şiraze adı verilir. Paçalar baldırın hemen üstünden keçebent denilen keçe parçası veya bez ile sıkıca bağlanır. Böylece hasım güreşçilerin paçadan kavramasına mani olunması amaçlanır. Kispetin dayanıklılığını koruması için güreşten sonra temizlendikten sonra ıslak bırakılmaması, mutlaka yeniden yağlanarak zembile konulması gerekir. Zembile dair dikkat edilecek bilgi ise zembilin duvara asılmasıdır. Bir pehlivan güreşi bırakacaksa, zembilini duvara asarak bir daha güreşemeyeceğini duyurmuş olur.
Kırkpınar Yağlı Güreş Müsabakası Hakemleri
Kule hakemleri ve meydan hakemleri olmak üzere iki farklı hakem heyeti bulunmaktadır. Meydan hakemleri adından da anlaşılacağı gibi müsabakayı yakından takip ederek müsabaka sonucunu kule hakemlerine bildirirler. Kule hakemleri başpehlivan olmuş güreşçilerden seçilir. Bu bir gelenek halini almış, onlara verilen itibarın nişanesi olmuştur. Buna karşılık son yıllarda güreş federasyonu da 2 üye vererek kule hakemliğine katkı sunmaktadır. Meydan hakemleri ise başpehlivanlardan seçilmezler. Başpehlivanlık mücadelesini yönetecek hakemin en fazla başaltında güreşmiş bir pehlivanlık geçmişine sahip olması arzu edilir.
Yağlı Güreş Müsabaka Süresi
Yağlı güreşte müsabaka süresi genelde 30 dakikadır. Bu sürede galip gelme belli olmadığı takdirde 10 dakikalık uzatma süresi daha oynanır. Uzatma süresinde de eşitliğin bozulmaması halinde süresiz uzatmaya gidilir. İlk puanı alan güreşçi galip gelir. Kırkpınar’da iki pehlivanın günlerce güreştiği ve en sonunda da güreştikleri yerde vefat ettikleri rivayet edilir.