Nerede o eski günler! Çocukluk dönemlerimde annem ve babamın ortasında ellerini tutmuş beni kaldırıp indirdiği günlerden bahsediyorum. İlk ailemle gezdim Mersin’i. Sonra sevdiğim arkadaşlarım, kafileler derken bir sürü anı biriktirdim Akdeniz’in güzel memleketi Mersin’de.
Mersin’de nereye gidilir?
Kanlıdivane Antik Kent gezisi ile başlar Mersin Doğu Anadolu’dan gelen turistler için. Sonra Kız Kalesinin önünde, kumsala uzanıp, birkaç metre ileride ki kaleyi izlerde hayallere dalar gidersiniz. Denizin huzuru, kalenin dalgalara inat dimdik duruşu hem huzur verir hem de güç. Narlı kuyu üzerinden Cennet ve Cehennem Çukuru ziyaret edilir. Cennetin basamakları çoktur, annem zamanında cennete erişmek zordur olarak tasvir etmişti basamakları. Her gittiğimde onun benzetmesini yaparak anlatırım oraları. Cehennem Çukuru’na gittiğimiz zaman bir efsanedir dolaşırdı bir zamanlar, kaygan toprak, aman yaklaşmayın! Düşersiniz! Söyleyeyim, güvenlik önlemleri yeterince var, ki zaten güvenlik gerektiren pek bir şey yoktur. Develer ile fotoğraflar falan çekebileceğiniz güzel bir atmosferi var buraların.
Astım Dilek Mağarası da sırada ki ziyaret alanıdır. İsmini astımlı hastalara iyi geldiği inanışından almıştır. Net bir açıklama veya detay bulunmamaktadır. İnanış olarak günümüze gelmiştir. Mut’a doğru yola çıkılıp, Alahan Manastırını gezerek tarih kokusu çekmenizi de şiddetle tavsiye ederim.
Tarsus yoluna çıktıktan sonra, Kleopatra Kapısını, St. Paul Kilise Müzesini, Tarsus Roma Antik Yolunu, St. Paul Kuyusunu ve geleneksel Tarsus evlerini gördükten sonra Tarsus Şelalesi’nde verilen çay molası… Ah o yorgunluk ile içilen çayın tadı!
Mersin’de nerede kalınır?
Konaklama için tavsiyem; ücret imkanı ve kumsalının güzelliğini baz alarak Susanoğlu tarafında ki mütevazi apartlardan yana.
Yemek için tavsiyem; tantuni yemek isteyenler için “Öz Hasan Usta Tantuni”, birinci sınıf denecek kategoride yemek isteyenler için İskele Restaurant’ı tercih edebilirsiniz. Balıkları efsane idi. Imm.. Afiyet olsun!