Bugüne kadar birçok şeye kızmışımdır. İnsana, hayvana, coğrafyaya, yaşanan olaya hatta taşa bile. Bugün hayatımda bir ilki yaşadım ve yaşadığım çağa kızdım! Hatta o kadar kızdım ki, ben bugün barbar olmak istedim.
Bir senelik yorgunluğumuzu zihnimizden atmak için bir aylık maaşımızı yemek üzere tatil planladık. Henüz ben lisedeyken “Öldüğümde beni buraya gömün.” gibi büyük bir laf ettiğim Arsuz’a geldik. Buranın da göçmenler, turistler ve Avrupalılaşmak adı altında her türlü çirkinliği yapan bizler tarafından kültür istilasına uğradığını daha ilk dakikalardan anlamak mümkün. Konumuz elbette ki bu değil…
Müstakbel arkadaşlık bakışmaları
Gayet mütevazı bir restoranda biz yemeğimizi yerken çocuğum Aybars ve arka masada ki ikiz çocuklardan biri bakışarak çoktan ahbap olma adımları atmışlardı. Karnının doyduğunu hissettiği an masadan temkinli adımlarla uzaklaşarak müstakbel arkadaşına doğru ilerledi. Bakışmalar sonuç vermişti, çünkü o çocuğun da masadan kalktığını ve Aybars’a doğru ilerlediğini gördüm.
İletişimsiz ve kötülüklerle dolu bir çağdan habersiz bu çocukların kurdukları iyi niyetli arkadaşlıklara imreniyorum. Ailesinin kurulacak olan bu kısa süreli arkadaşlıktan rahatsız olmasından tedirgin olduğum için bilhassa tüm masadakilerle göz teması kurmaya çalıştım fakat masada bulunan 4 yetişkinin gözü telefonda olduğu için, çocuklarından birinin masadan uzaklaştığını dahi görmediler. Bu denli rahat olduklarından onlar için de sorun olmayacağını düşündüğümden, bir gözüm çocukların üzerinde, yemeğime geri döndüm.
Mutluluğu katletti
Bizimkiler ise arkadaşlıklarını çoktan pekiştirmiş, el ele tutuşarak restoranın içinde bulunan herkese ücretsiz taverna yapıyorlardı. Bir ara ikizlerin annesi de çocukların mutluluğunu gördü ve telefonuyla ilgilenmeye devam etti. Bir kaç dakika sonra sosyal medya incelemeleri bitmiş olacak ki ani bir karar ile ayağa kalktı ve yaklaşık yirmi dakikadır birlikte zaman geçiren çocukların yanına giderek çocukların dans gösterisini sona erdirdi. Hem de çocuğunun elini tutan Aybars’ın bileğinden tutup, ellerini birbirinden kopararak.
Çek o sevgisiz ellerini…
Bunu görür görmez ayağa kalktım, çocuğumun bileğini tutan elini kavradım, “Anlıyorum, istemiyor olabilirsin, saygı duyarım. Ama istemediğini bize söyle! Çocuğuma, hiçbir çocuğa bu kadar sert muamele yapamazsın! Çek o sevgisiz ellerini çocuğumun üzerinden.” diye bağırdım ve onu geriye doğru savurdum. Evet, bunu yapmayı çok istedim ama…
Kalktım, koşar adımlarla Aybars’ın elini tuttum ve o kadından mümkün olduğu kadar uzağa götürdüm. Çok kızdım! Kadın umurumda bile değil! Ben içinde yaşamak zorunda olduğumuz bu çağa çok kızdım! Hepinize çok kızgınım!
Başlık bile içimin burkulmasına yetti. Sevgisiz nesiller yetiştiriyoruz
Maalesef biz kendimizi kirletmekle kalmadık gelecek nesilleri de kirletmeye başladık yazında da oldugu gibi iki çocugu nasıl Bi kötülükleri olabilir ki birbirlerine karşı aslında bu modern hayatta bir nevi ötekileşme benim gibi değilsen benden uzak dur anlayışı üzülerek söylemek istiyorum ki o çocuk ileride ailesinin birebir kopyası olacak o da güzellikleri katledecek
Çok sevdiğim bir o kadar da derin anlam içeren Bi söz var
“ALLAH ISLAH ETSİN” gerçekten de öyle içi kötü olan insanları Allah ıslah etsin