Gitmeden önce Antep’li arkadaşlarımız tarafından “Dünyanın dördüncü, Orta Asyanın üçüncü ve Türkiye’nin en büyük hayvanat bahçesine gideceksin!” bilgisini aldık ve yola düştük.
Antep il sınırı içerisinde hemen her yerde tabelası var zaten, o yüzden yolunu bulmanız kolay olacaktır.
Başta Burç Parkına giriş yapıyorsunuz, araç ile girmek için 3 lira para ödedik, ardından yine tabelaları takip ederek, girişinde kocaman baykuş görünümlü papağanı görünce anladık geldiğimizi. Gişeden biletleri kaptıktan sonra (sivil 7 TL) turnikelerden safari alanına giriyorsunuz.
100 metre kadar yeşiline hayran kaldığım yoldan yürüdükten sonra sağ tarafta bizi şempanzeler diyarı karşıladı. İnsanlarla olan münasebeti kesmek için 2 katmanlı tel örgü kurulmuş. O kadar şımarık bir alem ki şempanze alemi, izlerken hayran kalmamak ve kendimize benzetmemek mümkün değil. 6 tür maymun çeşidi bulunuyor. Favorim kesinlikle Barbun türüydü.
Kafeslerden ayrıldıktan sonra sol tarafta kuşlar alemi karşılıyor. İçeri girince, üst katta hayal kırıklığı yaşadım doğrusu. Ne yazık ki bakımsızlar. 2 katlı binanın içinde türler halinde odalara ayrılmış kanatlı dostlarımız. Büyük ırklar içinse alt kat kullanılmış. Orada daha büyük alanda rahatça uçabiliyorlar. Odada bulunan kuşlardan şanslılar diyebilirim.
Sonrasında müze ve hemen sonrasında akvaryum ve sürüngen diyarı bulunuyor. Akvaryumda ki balıklar ile huzuru ve cam odalarda ki yılanlar ile korkuyu dibine kadar yaşadıktan sonra yol üzeri kafelerde dondurmanızı alıp yola devam ediyorsunuz.
Hangi hayvanlar var?
Kelebek evi, tavuk, horoz, sülün, dağ keçisi, ceylan derken yolunuz timsahlara varıyor. Tam “canlı mı lan bu?” sorusunu soruyorken, yerde pusarak, taş kesmiş bu hayvan ağzını boyunuz kadar açarak ne kadar canlı ve ne kadar can alıcı olduğunu gösteriyor. Neyse ki önünüzde cam olduğu için güvende olduğunuzu hatırlıyor ve derin bir nefes alıp deve kuşlarına, kangurulara, zebralara, zürafalara, ayılara, aslanlara ve kaplanlara gidiyorsunuz. Hemen hepsi için doğal ortamları hazırlanmış ve görüntü olarak çok mutlular. Umarım öyledir, ne kadar doğal ortam tedarik edilse de sonuçta özgürlükleri alınmış durumdalar.
Hipopotam ve fil yolunun ardından safari otobüsüne biniyorsunuz ve bu araç ile ceylan, deve, keçi, lama gibi türlerin içinden geçiyorsunuz. Bazen otobüsün önünde aniden inek belirebiliyor ve kornalara aldırış etmeyebiliyor. Olur öyle şeyler.
Gidilir mi? Gitmeye değer mi? Ben açıkçası isteksiz gittim ama bakın yazıya konu ediyorum. Kesinlikle gidilmeli ve görülmeli.
Tavsiye
- Erken saatlerde gitmelisiniz. (Öğleden önce) Geç giderseniz hayvanlar dinlenme saatine geçmiş oluyor veya bazı etkinlikler son bulmuş oluyor. Mesela 16:00da fok gösterisi bittiği için göremedim ve filler dinlemeye çekilmişti sadece hortumlarını görebildim.
- En az 4-5 saat ayırabiliyorsanız kesinlikle değer. Dinlenerek, içeride ki kafelerde çay içerek pişman olmayacağınız bir gün geçirebilirsiniz.