Ağır geliyor yaşadıklarım bu aralar.
Sanki bir ben varmışım dertlenmesi gereken,
Ne kadar kayıp yaşanabiliyorsa o kadar kaybetmişim,
Herkesin bitmez tükenmez sevgisini ben tüketmişim gibi.
Ağır geliyor çaresizlik bu aralar.
Oysa ben tam saçlarımı okşa anne diye bağırırken,
O'ndan ayrı düşmeyi de yaşamıştım.
Bunu öyle yaşadım ki,
Öyle ağladım ki... Öyle bağırdım ki...
Anne yanıyor tam şuram, ne olursun gel.
Gel ve saçımla oyna anne.
Anne lütfen... Anne...
Annesi saçlarını okşamıyorsa,
O saçların varlığına da ihtiyaç duymuyorsun.
Ondandır önceleri kısa kestim,
Sonra geçen takvim yapraklarıyla beraber döktüm.
Ağır geliyor gitmeler bu aralar.
Oturduğum parktan gitmek mesela,
Tam oynayan çocuklara dalıp, çocuklaşırken gitmek.
Gittiğim misafirlikten, seyahatlere bile gitmek...
Çok insan uğurladım,
Zamanı geldi diye düşündükten sonra,
Çok pişmanlık duydum bazen.
Bazen iyi ki dedim gittikten hemen sonra.
Çok defa uğurlandım.
Zamanı gelmemişken, hazır değilken.
Her zaman keşke dedim, yarım kalmışlıklara.
Uğurlanınca anladım gitmenin kötülüğünü.
Her seferinde çok özledim çok sevdiklerimi.